Tatil cenneti Fethiye her yıl yerli yabancı binlerce turisti kentinde ağırlıyor. Bölgede bulunan tarihi kalıntıların yanında nefis doğası, mavinin her tonunu görebileceğiniz denizi, eğlenceli gece hayatı, bölgenin doğal yapısına uygun olarak yapılan su sporları yine gelen turistlerin oldukça ilgisini çekmekte. Yine bu bölge üzerinde bulunan Saklıkent de gelen turistlerin oldukça ziyaret ettiği bir doğa harikasıdır. Fethiye de tatil denilince akla ilk gelen şüphesiz denizdir. Deniz kenarında Fethiye’nin nefis kumsalında vakit geçirmek inanılmaz dinlendirici olsa da Saklıkent Kanyonu’nda günübirlik turlar ile vakit geçirmek de çok hoşunuza gidecek. Kendi aracınızla ortalama 1 saatlik mesafede bulunan Saklıkent, bölgenin vazgeçilmezi olan Kaş’a da ortalama aynı uzaklıkta. Kanyon’da suların içerisinde yürüyeceğinizden mutlaka sandalet olsun ayağınızda ya da oradan kiralayacağınız plastik ayakkabılarda olabilir tercihinize göre.
Saklıkent Kanyonu’na Giriş
Kanyonun giriş kısmında aracınızı rahatlıkla park edeceğiniz geniş bir alan bulunuyor. Biletinizi alıp içeriye girdiğinizde kayalıklara asılmış olan bir yürüyüş alanından başlıyorsunuz keşif yapmaya. Bu alanda nelerle karşılaşabileceğinizi az çok tahmin edebiliyorsunuz. Aşağıda fazla sesi olmayan bir ırmak var ancak ileriden gelen sesler merakınız daha da arttırıyor. Biraz daha ilerleyince bu kadar hareketli olan suda nasıl yürüyeceğinizi merak etmeye başlıyorsunuz. Kayalıklardan ayrılan yok, bir köprüyle ufak bir adacığa bağlanıyor. Köprünün altından yoğun olarak akan suyun miktarı ve çıkardığı gürültü insanı âdeta heyecanlandırıyor. Diğer yandan en iyi tarafı ortamın hakikaten buz gibi olması. Fethiye’nin kavurucu sıcağında böyle bir serinliğe kavuşmak harika oluyor. Yolun devam ettiği adacık her tarafından suların aktığı oturup yorgunluğunuzu atabileceğiniz, ahşap masalarla çevrili olan keyifli ve de oldukça serin bir yerdir. Kanyonu oluşturan ana kanala daha girmeden önce ta adacığın yanında olan su kaynağından dağdan çıkan suyu net olarak görebiliyorsunuz. Kaynaktan çıkan suyun ne kadar serin olduğuna mutlaka şahit olmanız lazım. Daha içerisinde gezerken bile ayaklarınızı hissetmiyorsunuz soğuktan. Bu kaynaktan çıkan yüksek debili su iki ana yol halinde bölünerek adacığın köprü altına ve de kanyon tarafına doğru akar. Dolayısı ile adacıktan kanyona girerken oldukça sert ve soğuk bir su akıntısından geçersiniz. Bu akıntının içerisinde sağlam olarak iplerle çekilmiş bir hat çekilerek kanyon tarafına bu iplerle geçiliyor. Herkesin beline kadar ıslanarak karşı tarafa geçtiği bu alandan dolayı yanınızda suya dayanıksız olan eşyalarınızı bulundurmamanızı tavsiye ediyoruz. Çantanızı yukarı kaldırarak geçmek isteyebilirsiniz ancak zemin oldukça kaygan ve de bozuk olduğundan dolayı bu tercih edilmemeli. Bu kısım tamamlandığında artık kanyona varmış oluyorsunuz. Girişte olan o sert akan sular artık burada yer almıyor. Sakin sakin akan ufak bir deren etrafından ya da tam içinden yürüyorsunuz. Yukarıda yer alan büyük dağlar gerçekten de çok yüksek. Bundan sonrasında da artık kanyonun içine doğru yürümeye başlıyorsunuz. Çok sakin bir alan burası, kayaların kenarlarından ilerleyerek geçiyorsunuz. Kanyonlarda ilerleyebilmek için daha çok sportif olmak, tırmanabilmek ve de derin sulardan ilerleyebilmek için bazı özelliklere sahip olmanız beklenir. Ancak bu kanyon için aynı özellik söz konusu değildir. Suyun gücünü derinlemesine hissedeceğiniz, yüzyıllar içinde suyun gücüyle aşınmış bu kanyonda açılmış olan yarıklar insan gerçekten şaşırtıyor. Duvarların arasına sıkışmış olan kayalıklar her an düşecekmiş izlenimi uyandırıyor. Kanyonda 45 dakikalık bir yürüyüş yaptığınıza genişliğin daralmaya başladığını göreceksiniz. Artık gökyüzünü rahatça görebiliyorsunuz. Ziyaretçilerin çoğu bu alanlardan geri dönüyor. Biraz atletik ve esnek olmanızı gerektiren kısım bu alandan sonra başlıyor. İleriden geri dönenlerin ileride çok güzel bir şelale olduğunu duyacaksınız. Ancak zemin burada çok daha kötü, ve de çok daha kaygandır.