Fethiye, ülkemizin en nadide tatil beldelerinin başında gelen bir ilçedir. Nefis doğası, içinizi açan tertemiz denizi ve eğlence mekânlarıyla yaz ayalarının vazgeçilmesi olan tatil merkezimizdir. Her yıl yerli yabancı sayısız turiste ev sahipliği yapan ilçe Muğla’nın 13 ilçesinden sadece biridir. Fethiye’nin eski ismi Meğri’ dir. Rumca eş anlamı uzak diyar olan Meğri, Makri den gelir. Fethiye için ülke turizminin başkenti olduğunu söyleyebiliriz. Muğla’nın ilçeleri içerisinde yer alan Bodrum’dan sonra gelen ikinci büyük tatil yeridir. Akdeniz Bölgesi’nin batısında yer alan ilçe Muğla da dâhil olmak üzere ilin en büyük yüz ölçümüne sahip merkezidir. Fethiye dünyada eşi benzeri olmayan Ölü deniz gibi şahane kumsalı olan bir hazineye sahiptir. Her yıl binlerce turist sırf o bölgenin kumsalı için akın etmektedir bölgeye. Dalış merkezinin ana noktası olan Af Kule gibi uygun yerlere sahiptir. Turizme açılmış ve bölgeye gelen her turistin ilgisini çeken kullanıma açılmış sayısız mağaraları oldukça popülerdir. Doğal yapısının uygunluğundan dolayı yamaç paraşütü yine yapılabilecekler arasında ilk sırada gelir. Ve bölgenin en gizemli yerleri olan Kelebekler Vadisi ve Kabak Koyu gibi doğası henüz bozulmamış çok özel yerleri vardır. Günü birlik yapılan turlar ile 12 adalar diye isimlendirilen adalar yine oldukça ziyaret edilen yerlerin başında gelir. Yapılacaklar listesini daha da uzatabiliriz ama her aşamada Fethiye’nin göz bebeği Ölü denizdir. 2006 senesinde bu bölge dünyanın en güzel kumsalı seçilmiştir. Bu kadar doğal güzelliğin yanında bölgede tarihi doku da çok fazladır. Antik döneme ait kalıntılar kültürel anlamda turizme açıktır. Pınara, Letoon, Kaunos, Kadyanda günümüze kalan nadide tarihi kalıntıların başında gelir ve turizm açısından oldukça önem taşır. Bunların dışında yer alan en önemli eserlerin bunduğu yer de Fethiye Müzesi’dir.
Kayaköy
Fethiye’de en güzel yerlerin başında gelen ve tarihin yakın zamanlarında ne yazık ki terk edilmiş olan ancak daha sonra değeri anlaşılınca yeniden koruma altına alınan şahane bir yerdir Kayaköy. Gözünüzün alabildiği her yer o döneme ait binalar ile sarılıdır. Ve kendi içerisinde o döneme üzerinde yer alan birçok yapılaşma mevcuttur. Ve şöyle bir yapılar incelendiğinde o dönemde birlikte sosyal bir yaşamın olduğunu gözler önünde görmek oldukça etkileyici oluyor. Kayaköyün en cazip yanlarından biri de oldukça sarp kayaların üzerinde yer alan yaklaşık 2000 adet evin bulunması ve de en önemlisi bunlardan hiç birinin birbirinin güneşini kesmemesi. Günümüzde ki çağ yaşamı düşünülünce bile hala daha bunun büyük bir mühendislik harikası olduğu ortada yer alıyor. Binaların içerisi incelendiğinde birçok şapel ve de manastır görebilirsiniz. Bunun yanında büyük bir hastane ve okul kalıntılarının hala sapasağlam olduğunu görebilirsiniz. Şapel incelendiğinde yine içerisinde yer alan mozaiklerin zamana meydana okuduğunu yerinde sapasağlam durduğunu göreceksiniz. Şapellerin mihrap olarak isimlendirilen alanından seslendiğinizde ortaya çıkan akustik sizi âdeta mest edecek. Kayaköy de gezilip görülecek olan yerlerin başında küçük ve de büyük kilise ayrıca da 14 adet şapelden oluşan bir liste vardır. Ayrıca bunun yanı sıra küçük kilisenin yanında birde çömlek hane vardır, burası da yine görülmeye değer yerlerin başında yer alır. Küçük kiliseye ait yol izlenip takip edilerek denizden ve ya yürüyerek ulaşımın sağlanabildiği Soğuk Su Koyuna da yine yaklaşık olarak 40 dakikada ulaşım sağlanabilir. Doğa anlamında size harika seçenekler sunan Kayaköy sessiz ve dinlendirici bir tatil arayışında olanlar için çok ideal bir seçenektir.