Gezilecek Görülecek Yerler

Ölüdeniz

Ölüdeniz, Muğla ilinin Fethiye ilçesinin bir mahallesidir. Muhteşem güzellikleri ve doğal ortamı sayesinde çokça tercih edilebilecek turizm merkezlerinden biridir. Ölüdeniz özellikle kumsalı ve plajıyla ilgiyi üzerine çekmeyi başarmakta. 2006 yılında yüzde 82 oy ile dünyanın en güzel plajı olarak seçilmiştir. Türkiye de bulunan deniz kulağı da denilen lagün oluşumlarından biri olup sakin dingin denizi ile mükemmel bir görüntü oluşturmaktadır. Fethiye de en fırtınalı günlerde diğer plajlar ve koylar büyük dalgalarla boğuşurken;  Ölüdeniz’de hafif dalgalanmalar meydana gelmektedir. Ölüdeniz’in bir diğer özelliği ise kendisini neredeyse her iki günde bir temizleyebilmesidir. Bu olay ise yoğun kaynak su çıkışları, diplerden akıntı oluşturması ve 3 günde bir denizin yarım metre yükselmesinden kaynaklanmaktadır. Ölüdeniz’e yılın on ayında girebilmek mümkündür.

Ölüdeniz’in semtlerinden olan Hisarönü; barlar sokağı ve alışveriş yapabileceğiniz pazarları sayesinde özellikle yabancı turistlerin oldukça ilgi gösterdiği yerlerdir. Konaklama yapmak isterseniz Ovacık semtinin içerisinde bulunan otel, pansiyon, apart otel ve villa gibi seçeneklerden yararlanabilirsiniz. Belcekız semti ise milli park ve 1. derece Sit alanı olduğundan yerleşim alanı dışında daha çok doğa ve denizin tadını çıkarmak isteyenler için ideal bir yer.

Ölüdeniz’e geldiğinizde görülmesi gereken yerlerin en başında yer alabilecek olanların arasında Kelebekler Vadisi, Kabak Koyu ve Babadağlar vardır. Kelebekler vadisi ve Kabak koyu şehir hayatından uzaklaşmak ve kafa dinlemek isteyenler için mükemmel bir tatil mekânıdır. Günübirlik geziler ile buraları gezebilir doğa ile iç içe bir gün geçirebilirsiniz. Dünya da sadece Kelebekler Vadisinde bulunan Kaplan Kelebeklerini görebilir, Vadide bulanan Şelalenin o muazzam suyu ile serinleyebilirsiniz.

Ölüdeniz, Yamaç Paraşütü ve Sualtı Dalışları son zamanlarda oldukça popülerdir. Babadağlardan yaklaşık 1900 metre yükseklikten atlayıp Ölüdeniz’in mükemmel manzarasını izleyebilir. En fazla 30 ila 40 dakika süren bu mükemmel atlayışı bitirip kendinizi Ölüdeniz’in sakin ve serin sularına bırakabilirsiniz. Ölüdeniz Belcekız’da günübirlik veya haftalık turlarla dalış yapabilmeniz mümkündür.

Ölüdeniz’e hem deniz hem kara hem de hava yoluyla ulaşmak mümkündür.

14 Temmuz 2016 / 1 Comment / by / in
Muğla

Türkiye’nin en kalabalık 24. Şehri olan Muğla 2013 itibariyle 866,665 nüfusa sahiptir. Muğla tatil yöreleri ile ünlü bir yerleşim yeri olmakla birlikte turist yoğunluğunun fazla yaşandığı illerdendir. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Muğla bu medeniyetlerin tarihlerin barındırmaktadır. Nereye bakılsa tarihi bir mekânı bulunan Muğla, tarihinin yanında muhteşem koyları ve plajlarıyla turizm için vazgeçilmez bir yerleşim yeridir.

Muğla Akdeniz ikliminin etkisinde olmasından dolayı orman oranı bakımından Türkiye’nin en zengin olan yörelerinden biridir. Yağışlar çoğunlukla kış aylarında olduğu için yazın kuraklık ve sıcaklık artışı fazladır. Ama doğal yapısı ve soğuk denizleri yine Muğla’yı vazgeçilmez kılmaktadır. Toplam uzunluğu 1479 km olan deniz kıyıları ile Türkiye’nin uzun sahil şeridine sahip tek ilidir. Muğla’nın en büyük ilçesi Fethiye’dir. Muğla’da birçok deniz ve koy olmasına rağmen iki adet büyük göle de sahiptir.

Muğla’nın ekonomisin başlıca unsurları endüstri, tarım ve en önemlisi turizm’dir. Maden yatakları ile zengin olması endüstri’yi geliştirmiştir. Fakat en çok kazandıran sektör Tarım ve Turizmi’dir. Tarımda toprak yapısının elverişli olması nedeniyle ürün çeşitliliği hayli fazladır. Turizm’e de değinmek istersek özellikle eşsiz denizleri kumsalları, plajları ve el değmemiş gizli güzellikleriyle oldukça ilgi çekmektedir. Turizm’in tarihi boyutunu da unutmamak lazım, eski çağlarda yaşamış insanların ve kültürlerin izlerini taşımaktadır. Kral mezarlarından tutun, antik heykellere ve su altı mağaralarına kadar çok çeşitli bir kültür ve turizm’e ev sahipliği yapmaktadır. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist gelmesinin yanında bu cennet güzelliğindeki yerleri görüp de buralarda yaşamak isteyen insanların sayıları oldukça fazladır.

Turizm’in yanında Muğla’ya özgü evler dikkatleri çekmektedir. Ahşap yapıların işçilikleri tavan işlemeleri ve şehrin sembolü haline gelmiş bacaları ile geleneksel bir mimari oluşturmaktadır. Muğla’nın evleri kadar yemekleri de mükemmeldir. Yemeklik malzemelerin birçoğu organik olarak kullanıldığı için yemeği eşsiz bir tada sahip kılar ve yiyen bir daha yemek ister.

Muğla Eğitim açısından da son yılların tercih edilen şehirleri arasındadır. Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin her yıl yaptığı yenilikler ve yeni bölümleri sayesinde yaklaşık 20,000 gencin ev sahipliği yaptığı ve
binlerce gencin de tercih yaptığı şehirlerarasındadır.

Muğla’ya ulaşım pek çok şekilde gerçekleştirilebilir. Hava yoluyla ulaşım isteyenlerin Milas-Bodrum ve Dalaman havaalanlarını kullanabilmeleri mümkündür. Kara yolu ile ulaşım sağlanabileceği gibi deniz yoluyla da ulaşım sağlanabilmektedir. Deniz ulaşımı için Bodrum – Marmaris – Fethiye ve Güllük limanlarını kullanabilmektedir.

14 Temmuz 2016 / by / in
Kabak Koyu

Dünyanın en güzel ilk 5 yerinden biri olan Kabak Koyu el değmemiş güzellikleri ve muhteşem manzarası ile sizleri karşılamakta ve mükemmel bir tatil imkânı sunmaktadır. Daha sağlıklı ve daha rahat bir şekilde yaşamak isteyen eğitimli ve kültürlü kişilerden oluşmaktadır. Şehir hayatından ve koşuşturmasından sıkılan insanların görüntü ve ses kirliliğinden uzaklaşmak ve doğayla iç içe olmak isteyenler için mükemmel bir yer. Hem tarihsel yapısı hem de fazla kişi tarafından bilinmediği için tabiatının doğal kalması sonucunda dünyaca ünlü bir koy olma özelliğini taşır. Kabak koyu, herkesi ve her şeyi geride bırakarak ve orda geçireceğiniz anın tadını çıkarabileceğiniz bir tatil geçirebilirsiniz. Salaş ve rahat giysiler giyerek ağaçlarda hamakla uyuyabilir, hayvanların fotoğraflarını çekebilirsiniz. Doğa yürüyüşleri yaparak doğanın o olağanüstü manzaralarını görebilirsiniz. Özellikle kabak koyunun kahvaltıları meşhurdur. Tüm yiyecekler doğal yetiştirilmekle birlikte verilen ekmeğini bile elleriyle yapmaktadırlar. Sıcak köy ekmeğinden, yumurtaya ve envai çeşit kahvaltılıklarla karnınızı tıka basa doyurabilirsiniz. Kalabileceğiniz yerler sınırlı değildir isterseniz kamping alanlarında kalabilir veya çadırınızı ve her türlü eşyalarınızı alıp ormanın içerisinde veya deniz kenarında konaklayabilirsiniz. Kabak koyuna ulaşımın Ölüdeniz’den kalkan Faralya dolmuşları ya da yakın bir koydan kiralanacak tekne ile ulaşabilirsiniz.

14 Temmuz 2016 / 1 Comment / by / in
Fethiye

Muğla ilinin 13 ilçesinden biri olan Fethiye doğal güzellikleri ile göz kamaştırmakla birlikte tarihi yerleri ile geçmiş zamana ışık tutmaktadır. Özellikle turizm açısından zengin olan Fethiye dünya üzerinde birçok turist için başlıca tatil mekânları arasındadır. Bu yerli ve yabancı turist akımı sayesinde 1965’te yaklaşık 75.000 nüfusa sahip iken 2016 ya geldiğimizde bu rakamın 147.000‘li rakamlara ulaştığı görülmektedir. Fethiye de bulunan tarihi eserlerin çoğu eski zamanlarda yaşamış olan Likya krallığının izlerini taşımaktadır.

Fethiye ye gidildiğinde günü birlik yapılabilecek aktiviteler ile tatilinizi zenginleştirebilirsiniz. İstenirse Likya yolu üzerinde doğa yürüyüşleri yapabilir ve tarihi mekânları ziyaret edebilirsiniz. İsterseniz de Babadağlardan yamaç paraşütü ile atlayabilir yaklaşık 1900 metre yükseklikten 30 ila 40 dakika arasında Fethiye’nin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Plaj kenarlarında veya Fethiye içerisinde atlı geziler yapabilir, Af kuleden muazzam derinliklere dalabilir, Çok çeşitli su sporları ile sıcak yaz günlerinde hem eğlenip hem de serinleyebilirsiniz.

Fethiye deki doğal güzellikleri unutmamak gerekir. Zengin hayvan ve bitki çeşitliliği sunan Fethiye birçok hayvan ve bitkiyi sadece kendi doğal ortamında bulundurmaktadır. Bu özelliği bitki ve hayvanlar hakkında araştırma yapan insanları da Fethiye ye çekmektedir.

Fethiye’nin diğer bir özelliği ise plajlarının çok farklı yapılarda olmasıdır. Örneğin Fethiye Çalış plajında dalgalar birkaç metreyi bulurken ölüdeniz plajında çok hafif dalgalanmalar gelgitler yaşanmaktadır. Çalış plajı kendini dalgalar yoluyla temizlerken ölüdeniz plajı ufak gelgitlerin yanı sıra içerisindeki yer altı kaynakları çıkışıyla temizleyebilmektedir.

Dünyaca Ölüdeniz plajıyla beraber birbirinden güzel plaj ve koylara da ev sahipliği yapmaktadır. Gündüzleri plajlarının tadını çıkarabileceğiniz gibi geceleri de zevk ve isteklerinize uygun eğlence mekânlarını tercih edebilirsiniz.

Fethiye de sıcak ve ılıman bir iklim hakim olmakla birlikte yıllık ortalama sıcaklığı 17 derece civarındadır. Kış aylarında yaz aylarından daha fazla yağış düşmektedir.

Fethiye ye ulaşım kara yolu üzerinden özellikle İzmir, Ankara, İstanbul gibi yerlerdeki tur otobüsleri ile ulaşım sağlanabilirken Fethiye ye yaklaşık 30 dakika uzaklıktaki Dalaman Havaalanı ile de ulaşım sağlanabilir.

14 Temmuz 2016 / by / in
Saklıkent Kanyonu

Tatil cenneti Fethiye her yıl yerli yabancı binlerce turisti kentinde ağırlıyor. Bölgede bulunan tarihi kalıntıların yanında nefis doğası, mavinin her tonunu görebileceğiniz denizi, eğlenceli gece hayatı, bölgenin doğal yapısına uygun olarak yapılan su sporları yine gelen turistlerin oldukça ilgisini çekmekte. Yine bu bölge üzerinde bulunan Saklıkent de gelen turistlerin oldukça ziyaret ettiği bir doğa harikasıdır. Fethiye de tatil denilince akla ilk gelen şüphesiz denizdir. Deniz kenarında Fethiye’nin nefis kumsalında vakit geçirmek inanılmaz dinlendirici olsa da Saklıkent Kanyonu’nda günübirlik turlar ile vakit geçirmek de çok hoşunuza gidecek. Kendi aracınızla ortalama 1 saatlik mesafede bulunan Saklıkent, bölgenin vazgeçilmezi olan Kaş’a da ortalama aynı uzaklıkta. Kanyon’da suların içerisinde yürüyeceğinizden mutlaka sandalet olsun ayağınızda ya da oradan kiralayacağınız plastik ayakkabılarda olabilir tercihinize göre.

Saklıkent Kanyonu’na Giriş

Kanyonun giriş kısmında aracınızı rahatlıkla park edeceğiniz geniş bir alan bulunuyor. Biletinizi alıp içeriye girdiğinizde kayalıklara asılmış olan bir yürüyüş alanından başlıyorsunuz keşif yapmaya. Bu alanda nelerle karşılaşabileceğinizi az çok tahmin edebiliyorsunuz. Aşağıda fazla sesi olmayan bir ırmak var ancak ileriden gelen sesler merakınız daha da arttırıyor. Biraz daha ilerleyince bu kadar hareketli olan suda nasıl yürüyeceğinizi merak etmeye başlıyorsunuz. Kayalıklardan ayrılan yok, bir köprüyle ufak bir adacığa bağlanıyor. Köprünün altından yoğun olarak akan suyun miktarı ve çıkardığı gürültü insanı âdeta heyecanlandırıyor. Diğer yandan en iyi tarafı ortamın hakikaten buz gibi  olması. Fethiye’nin kavurucu sıcağında böyle bir serinliğe kavuşmak harika oluyor. Yolun devam ettiği adacık her tarafından suların aktığı oturup yorgunluğunuzu atabileceğiniz, ahşap masalarla çevrili olan keyifli ve de oldukça serin bir yerdir. Kanyonu oluşturan ana kanala daha girmeden önce ta adacığın yanında olan su kaynağından dağdan çıkan suyu net olarak görebiliyorsunuz. Kaynaktan çıkan suyun ne kadar serin olduğuna mutlaka şahit olmanız lazım. Daha içerisinde gezerken bile ayaklarınızı hissetmiyorsunuz soğuktan. Bu kaynaktan çıkan yüksek debili su iki ana yol halinde bölünerek adacığın köprü altına ve de kanyon tarafına doğru akar. Dolayısı ile adacıktan kanyona girerken oldukça sert ve soğuk bir su akıntısından geçersiniz. Bu akıntının içerisinde sağlam olarak iplerle çekilmiş bir hat çekilerek kanyon tarafına bu iplerle geçiliyor. Herkesin beline kadar ıslanarak karşı tarafa geçtiği bu alandan dolayı yanınızda suya dayanıksız olan eşyalarınızı bulundurmamanızı tavsiye ediyoruz. Çantanızı yukarı kaldırarak geçmek isteyebilirsiniz ancak zemin oldukça kaygan ve de bozuk olduğundan dolayı bu tercih edilmemeli. Bu kısım tamamlandığında artık kanyona varmış oluyorsunuz. Girişte olan o sert akan sular artık burada yer almıyor. Sakin sakin akan ufak bir deren etrafından ya da tam içinden yürüyorsunuz. Yukarıda yer alan büyük dağlar gerçekten de çok yüksek. Bundan sonrasında da artık kanyonun içine doğru yürümeye başlıyorsunuz. Çok sakin bir alan burası, kayaların kenarlarından ilerleyerek geçiyorsunuz. Kanyonlarda ilerleyebilmek için daha çok sportif olmak, tırmanabilmek ve de derin sulardan ilerleyebilmek için bazı özelliklere sahip olmanız beklenir. Ancak bu kanyon için aynı özellik söz konusu değildir. Suyun gücünü derinlemesine hissedeceğiniz, yüzyıllar içinde suyun gücüyle aşınmış bu kanyonda açılmış olan yarıklar insan gerçekten şaşırtıyor. Duvarların arasına sıkışmış olan kayalıklar her an düşecekmiş izlenimi uyandırıyor. Kanyonda 45 dakikalık bir yürüyüş yaptığınıza genişliğin daralmaya başladığını göreceksiniz. Artık gökyüzünü rahatça görebiliyorsunuz. Ziyaretçilerin çoğu bu alanlardan geri dönüyor. Biraz atletik ve esnek olmanızı gerektiren kısım bu alandan sonra başlıyor. İleriden geri dönenlerin ileride çok güzel bir şelale olduğunu duyacaksınız. Ancak zemin burada çok daha kötü, ve de çok daha kaygandır.

11 Temmuz 2016 / by / in
Fethiye Paspatur Çarşısı

Turizm de ülkenin en yoğun kentlerinin başında gelen Fethiye, her yıl yerli yabancı sayısız misafir ağırlar bu bölgede. Doğal güzelliklerinin yanı sıra bölgede bulunan tarihi kalıntılarda yine gelen turistler tarafından oldukça beğeni ile karşılanır. Bölgenin doğal yapısının uygunluğu birçok su sporu aktivitesinin yapılmasına uygundur. Aklınıza gelebilecek her türlü su sporları bölgede yapılır. Hareketli gece hayatı, mavinin her tonunu görebildiğiniz nefis denizi, yeşil doğası, eğlenceli aktiviteleri, ve her noktasında bulunan tarihi noktaları her yıl binlerce turisti bölgeye çeker. Bunların dışında geldiğinizde alışveriş yapabileceğiniz en meşhur yerlerden biri de Eski Şehir’dir. Yani Paspatur. Eski kent anlamına gelen ve her yıl binlerce turistin ziyaret durakları arasında olan bu yeri görmediyseniz mutlaka ziyaret etmelisiniz. Fethiye Marina ile Çarşı Caddesi arasında kalan bir alan olduğu için ulaşım oldukça kolaydır. Beş sokaktan oluşan bu çarşı ağırlıklı olarak halı v deri bir de kuyumcu mağazaları bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli eğlence mekânlarına barlara, hediyelik eşya dükkânlarına da ev sahipliği yapar. Tabii bu dükkânların yanında birçok banka şubelerini de yine bu alanda görmek mümkün. Bu çarşıya ilk girildiğinde ilk dikkat çeken ve de ilk ilgi çeken şeyin ahşap otantik cumbalı evler olduğu görülür. Fethiye’nin merkezinde yer alan bu tarihi binalarla kaplı olan çarşı insanlara hizmet etmeyi amaçlayan çarşı, alışveriş severlerin sık uğradığı bir uğrak yeridir. Kuyumcusundan tutunda, baharatçısına varıncaya kadar birçok ilginç mağaza görebilirsiniz. Yaz döneminde genellikle yoğun eğlence hayatı ve gece hayatı için bu nokta tercih edilir.

Paspatur ‘’ Eski Kent ’’

Paspartu çarşısı eski kent olarak bilinmektedir. Yani Fethiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biridir. Şehir bu noktanın etrafında gelişmeye başlıyor. Paspatur Çarşısı’nda normuna uygun aslının yitilmeden restore edilmiş ahşaptan yapılmış cumbalı güzel evler vardır. Yine bu noktada yer alan Paspatur Camii de 1781 senesinden günümüze kadar ulaşmış Osmanlı Dönemi’ne ait en eski tarihi yapılardan biridir. Yine Osmanlı Dönemi’ne ait 1891 senesinde inşa edilen tarihi hamam kemerleri ve de kubbeleri tarihin en derinliğinden kalkıp günümüze kadar ulaşan bir başka tarihi kalıntılardır. Çarşı tam olarak b tarihi binaların arasında kurulmuştur. Yüz yıllar boyu akan su çarşının tam hareketli olan noktası ortasından geçer ve bu da çarşıya adını verir. Yani Paspatur suyu. Yine bir rivayete göre Fethiye’ye ziyarete gelen kişiler bu sudan içtikleri andan itibaren Fethiye’den kolaylıkla ayrılamaz, ya da en azından bir defa olsun yine yeniden gelirlermiş. Bölgeye ziyaretiniz olacaksa bu detayı da unutmayın tabi. Çarşı tam anlamı ile turistlerin ilgisini çekmeye ve de gezilip görülmeye uygun bir yer. Otantik bir havası var çarşının. Halılar, kilimler, değişik renk ve çeşitlilikte sizleri karşılıyor. Aklınıza gelebilecek birçok hediyelik eşya seçenekleri mevcut. Her biri özenle yapılmış bir sürü hediyelik eşya, bazı dükkânlarda tamamen kendi el emeği olan yani tamamen özel tasarım olan ürünleri görebilmeniz mümkün. Tam anlamı ile zevkle gezebileceğiniz yoğun bir kalabalığın olmasına rağmen aşırı ve de rahtsız eden bir gürültünün olmadığı satıcıların sizi almanız noktasında rahatsız etmediği huzur içinde gezebileceğiniz sakin bir alan. Hiçbir şey almasanız bile eğlenerek ayrılacağınız yine gelmeliyim diye aklınızdan geçirdiğiniz, geçirdiğiniz zamanı güzel olarak isimlendirebileceğiniz bir yer. Hem alışveriş yapmayı seviyorsanız hem de otantik hediyelik eşyalara karşı bir zaafınız var ise Fethiye’ye yolunuz düştüğünde mutlaka ziyaret etmelisiniz bu çarşıyı.

11 Temmuz 2016 / by / in
Pınara Antik Kenti

Fethiye ve Kaş karayolu üzerinde yer alan Eşen yakınlarında ayrılan yol sizi 6 km sonrasında Minare Köyü bölgesinde yer alan harabelere götürür. Pınara harabeleri de Minare Köyü’nün gerisinde bulunmaktadır. Günümüzde ki Minare Köyü’nün adı minare biçiminde olan ve de üzerinde kuş yuvasını andıran kaya mezarlarının olduğu bir kayadan geldiği söylenmektedir. Aslına bakılacak olursa bu harabenin adı da bu kayalardan gelmiştir. Çünkü Pınara Likya dilinde yuvarlak daire anlamına gelmektedir. Şehrin Panthos’tan gelme koloniler aracılığı ile oluşturulduğunu eski kaynaklardan öğrenebiliyoruz. Tarihi bölge de beraber anılması gereken Pınara Antik Kenti, zamanında İskender’e kapılarını açarak teslim olmuştur. Pınar Antik Kenti’nin tarihi tam anlamı ile incelenecek olur ise İskender’den çok daha önceye, Troya’ya kadar dayanmaktadır. Troya Savaşı döneminde Pınaralı okçu olan Pandaros’tan oldukça bahsedilir. Stroban ve daha sonra ki dönemlerde Stephanos Pınara’nın Likya’nın çok önemli bir şehri olduğundan bahsederler. Likya Birliği içerisinde yer alan ve üç oy hakkına sahip olan altı önemli şehirden birisi olan Pınara İskender’in ölümü ile birlikte Bergama Krallığı’na bağlı hale gelmiş ve daha sonra Roma’nın önemli bir şehri olmuştur. Bu dönemde bölge canlanmış imar edilmiş ancak eski dönemde yer alan depremlerden büyük zarar görmüş ve belli bir süre sonra da terk edilmiştir. Ancak gördüğü bu büyük zararlara rağmen günümüze kadar kalan oldukça önemli eserlerde bırakmıştır. Birçok kaya ve de lahit mezarları, hamamlar, tiyatrolar, tiyatrolar, agora ve de odeon gibi tarihe damga vuran yapıtları günümüze ulaştırmayı başarmışlardır. 1957 senesinde oluşan deprem ile de hasar gören dağda ki kayalar aşağıya doğru kaymıştır. Antik Kente yaklaşıldığı zaman yukarı doğru olan sarp ve doğu yamacında kayaya oyulmuş olan yüzlerce kaya mezarı bir anda dikkatinizi çeker. Yukarı bölge yetersiz kalınca ulaşımın daha kolay olarak sağlandığı aşağı bölge yerleşime açılmıştır.

Kaya mezarlarının birçoğunun konut biçiminde olması bize Likya mimarisi hakkında da fikir verir. Aşağı bölgenin yamaçları geçir vermeyecek şekilde dik olmasına rağmen terasın yapılmış olması sur yapıları ile desteklenmiştir. Surun güneyinde yer alan kapıdan geçerek kenti dolaşmaya başladığınızda arkasını yamaca dayamış olan Odeon ve önünde ki düz alanda agora kentin bütün ilgi odağı oluşturmaktadır. Aşağı bölgenin alt kesimlerinde olan su kaynağı çevresinde kentin antik çağ da yaşadığı depremler ile büyün ölçüde zarar görmüş pilyeli mezarlar ve kayalara oyulmuş olan pek çok mezar dikkat çekmektedir. Şehrin temsili olan üzerinde mezarların olduğu yuvarlak hatlı bir kayadır. Buraya güneyden kayaya oyulmuş olan merdivenlerle ancak çıkmak mümkündür. Bu hatların etrafı bir sur ile çevrili olup buranın Bizans Devri’ne kadar olan sürede kullanıldığı doğu kısmında ki Bizans yapılarından anlaşılıyor. Bölgeyi ziyaret edip bu görsel şöleni kaçırmamanız tavsiye olunur.

7 Temmuz 2016 / by / in
Fethiye Kral Mezarları

Şehir merkezinde yer alan ve Likya döneminden kalan, kayalara oyulmuş halde yapılmış kaya mezarlarıdır. Yüze yakın olarak düzgün basamakla Amintas’a çıkılır. Bu noktada Fethiye’nin manzarası hakikaten görülmeye değer. Statüsü yüksek olan kişiler için özel olarak yapılmış, oyulma işlemi ve işlenmeye uygun olan kayalarda yapılmıştır mezarlar. Yani buradan şu sonuca da varmak mümkün, işlemenin yoğunluğu ne kadar fazlaysa o mezarda yatan kişinin de rütbesi o kadar fazladır. Şehir içinde yer alan ve Likya döneminden kalan MÖ. ki 4. Yüz yıl eserleri oldukça dikkat çeker. Bunlar âdeta şehrin simgesi haline gelen doğal kayaya özenle oyulmuş mezarlardır. Çok sayıda olan düzgün basamaklarla mezarların en güzeli olan ve de en görkemlisi olan Amintas’a varılır. Bu mezarın yeri aşağıda ki alandan da kolaylıkla görülebilir. Ve de yaklaştıkça karşınızda yer alan mezarın büyüklüğü görüldükçe hayran olma dereceniz de artar. Solda yer alan sütunun orta kısmında MÖ.4 yüz yıl alfabesine ait olan bir yazı vardır, ve bu kişinin kimlik bilgileri tam olarak bilinememektedir. Sadece bununla da sınırlı değil elbette ilçede daha görülmeye değer birçok lahit mezar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlilerinin başında Likya dönemine ait olanlarıdır. İki katlı olan ön yüzü dörtgen olan ve ahşap kirişlere benzetilen oymalar, gotik stili andıran kemerli bir kapağı vardır bu mezarın. Kapağın her iki yanı da savaşları andıran fresklere bürünmüş olup bunların da mezarda yatan kişinin yaşamı ile ilgili olduğu tahmin edilmektedir. Kaya mezarları kayaların doğal yapıları bakımından incelendiğinde uygun olan her yere oyularak mağara şeklinde yapılabilir.

İç ve dış cephelerinde birçok figürle süslenip hazırlananları vardır. Kaya mezarı Tümülüs mezarlarında olduğu gibi topluluk içerisinde statüsü birinci derecede olan aileler ve de şahıslar için yapılır. Bir nevi kutsal anıtsal mekânlardır. Kaya mezarları çoğunlukla aileler için yapılır. Ailede ölenlerin cesetlerini mezar odalarına yerleştirmek için mezarın girişine giriş bırakılırdı. Bu tarz odaların girişleri basamaklı, kabartma süslemeler vardır. Bunların üstüne de küçük topraklardan yığın oluşturulurdu. Birçok mezarın dış cephesine ölen kişiden ve ya ailesinden tarihine ve de kutsandıklarına dair bilgiler vardır. Mezar odalarına Tümülüs yapılarında yapıldığı gibi, cesetler taşlar ve de ağaç lahitleri içerisinde, altın gümüş, değerli taşlar, metal ya da topraktan yapılmış eşyalar, heykeller ya da fayans kaplar gibi birçok ürünler bu mezarların içerisinde yer almaktadır. Bu mezarlar Sit alanları içerisinde yer aldığından dolayı kazı yapmak kesinlikle yasaktır.  Eski kaynaklara göre Fethiye’nin tarihi Likya dönemine kadar dayanmaktadır. Kaya mezarları ile popüler olan Likya döneminde Fethiye içerisinde en önemli tarihi kalıntıları görmek mümkün. Milattan önce 4. Yüz yıla tarihe ait olan bu kaya mezarı şehrin doğu tarafında olan tepelerden birinin üzerinde yer almaktadır. Her iki yanında da Korint adı verilen başlıklar vardır. İçerisinde de bir aile mezarı  olarak tasarlanmış mezar bulunur.

7 Temmuz 2016 / by / in
Ovacık

Ovacık Beldesi, Ölüdeniz Plajının hemen en yüksek alanında yer alır. Fethiye’den Ölüdeniz’e giderken dik yokuşun sonunda Ovacık tam karşınızda yer alır. Daha önceleri çorak bir alana sahip olan Ovacık Beldesi Fethiye ilçesine bağlı iken zaman içerisinde kendini yenilemiş ve de Ölüdeniz’in ana noktası haline gelmiştir. Babadağ’ın yamaçların olan bu yerleşim yeri eski dönemlerde havasının temizliğinden dolayı astım hastaları için bir sağlık merkezi olarak kullanılırmış. Günümüzde bu özelliğini hala korumuştur. Özellikle yaz dönemlerinde otelleri tamamen dolmaya başlar. Belcekız ve Ölüdeniz’in buraya oldukça yakın olması da bunda önemli bir etkendir. Bölge dünyanın birçok alanından birçok turiste ev sahipliği yapmaktadır. Hisarönü’ne gelene kadar birçok coğrafyaya yayılmış durumdadır. Denizin çok yakınında olmasına rağmen şahane bir dağ manzarası vardır. Fethiye’ye oranla çok daha serindir, nem oranı çok daha düşük olduğu için gece hayatının ve eğlencenin merkezi haline gelmiştir. Eğlence yerleri, otelleri, alışveriş yerleri, doğa yürüyüş alanlarının bolca bulunduğu alanda sıkılmak neredeyse imkânsız. Yamaç paraşütleri ve de spor aktivite yapan alanlar da oldukça dikkat çeken noktalardır. Her sabah Ovacık’tan hareket eden serviler aracılığı ile Fethiye’ye direk ulaşım sağlayabilirsiniz. Ovacık alanında bulunan birçok otel bu sistemle çalışmaktadır. Fazla aktivite istemeyenler Ovacık da otellerinde havuzlarında da bu keyfi yaşayabilirler.

6 Temmuz 2016 / 1 Comment / by / in
Likya Yolu

Tatil Cenneti Fethiye

Tatil cenneti olan Fethiye her yıl ağırladığı binlerce yerli yabancı turist sayısı ile turizmin başkenti olmaya aday. Doğa harikasının yanında bulundurduğu tarihi kalıntılar ile de turistlerin yoğun ilgisini çeken yerlerin başında geliyor. Akdeniz Bölgesi’nin güneybatısında yer alan Fethiye, Muğla’ya bağlı olan 13 ilçeden yalnızca biridir. Yoğun olarak Bodrum’dan sonra bölgenin ikinci yoğunluğuna sahiptir. Bunda eşsiz doğası, güzel kumsalları ve gece hayatının ışıltısının da etkisi vardır. Akdeniz ve Ege Bölgesi’ni birbirinden ayıran çizgide yer almaktadır Fethiye. İlçenin eski ismi Telmessos’tur. Daha sonraları ise Meğri ismini almıştır. Fethiye ismini alması da 1913 senesinde Fethiye’ye uçağı düşen ve şehit olan Fethi Bey’in anısına istinaden Fethiye ismini almıştır.

Yaz Aylarının Vazgeçilmezi

Fethiye genel anlamda Akdeniz ikliminin etkisi altında bir hava etkindir. Sıcaklık ortalaması yaz ayları boyunca otuz derece civarında gider, kış mevsimi sıcaklık ortalaması da on derece civarındadır. Klasik Akdeniz iklimi olan yazları sıcak ve kurak, kış ayları da ılık ve az yağışlı olarak geçer. Sıcaklıkların yaz aylarında artmasıyla birlikte Fethiye’de yaz sezonu hızlanmaya başlamıştır. Özellikle mayıs ayında ve eylül ayında bu hareketlilik en yüksek noktaya ulaşır. Tatilde canlılık ve kalabalığı seviyorsanız eğer Haziran ayında ve temmuz ayında gitmenizi tavsiye edebiliriz. Bölgede her kesim bütçeye hitap eden konaklama seçenekleri mevcuttur. Oteller, moteller, apartlar gibi birçok seçeneğiniz var.Bölge tam anlamıyla lezzet harikasıdır. Gerek yerel lezzetler gerek dünya mutfağı seçenekleri ile tatilinizi lezzete dönüştürebilirsiniz. Fethiye denilince şüphesiz hepimizin aklına ilk gelen Ölüdeniz oluyordur. Her zaman sakin olması, çarşaf gibi bir denizinin olması sebebi ile oldukça ilgi görür. Yaklaşık üç kilometre uzunluğunda yer alan plajında hem güneşin hem denizin tadını çıkarabilirsiniz. Ölüdeniz’in dışında Kelebekler Vadisi, Antik Kentler, Saklıkent Kanyonu, Plajlar, 12 adalar yine bu bölge içerisinde yer alan gidilip görülmeye değer yerlerin başında yer alır.

Likya Yolu

Fethiye’den başlayan ve Antalya’ya kadar devam eden bu yol tarihte de Likya olarak isimlendirilen Teke yarımadasında ki tarlalardan bir kısmının işaretlenmesiyle oluşturan yürüyüş rotasıdır. 1992 senesinde çalışmalarına başlanılan bu yol 1999 senesinde yeniden hizmete açılmıştır. Dünyanın en iyi uzun mesafe yürüyüş yollarından biri olan Likya yolu yerli yabancı binlerce turistin oldukça ilgisini çekiyor. Yürüyüş alanı üzerinde yer alan Gelidonya Feneri’nin manzarası 2007 senesinde Ülkenin en güzel manzarası seçilmiştir. Yine ayrıca dünya üzerinde yer alan bir geminin tamamının gün yüzüne çıkarılabildiği ilk su altı kalıntısı bu bölgeden rahatlıkla görülebilen Amerikan Koyu’na yapılmıştır. Yürüyüş alanı üzerinde yer alan yerleşim alanlarında konaklama seçenekleri oldukça fazladır. Yürüyüş alanının tamamı işaretlenmiş olup sponsorlar ve de gönüllüler tarafından düzenli olarak bakımı yapılmaktadır. Likya Yolu’nun ilk bölümü Faralya Köyü, Dodurga Köyü, Sdyma, Pınara-Letoon merkezleri ve de incecik kumlarının yer aldığı eski bir liman bölgesi Patara yer alır. İkinci alanında ise Apollania, Simena, Myra, Limyra, Gagai, Melanippe, Olympos yer alır. Günümüzde yerli yabancı yürüyüş ve doğa hayranlarına şahane güzellikler sunmaktadır. Akdeniz Bölgesi’nin güzelliğini ve de Antik Likya dönemine ait gizemi biraz olsun hissedebilmek için Likya alanında yapılacak güzel bir yürüyüş boyunca, yürüyüş istikameti alanı boyunca henüz el değmemiş küçük sayısız koylardan, çok fazla insanın bulunmadığı ova ve dağ köylerinden geçerek yolculuğunuzu devam ettirebilirsiniz. Hem Akdeniz kültürüne hâkim olmuş olup, hem de şahane doğa manzarasını öğrenmiş olursunuz. Fethiye’ye bağlı olan Bu Likya yolu görülmeye değer manzarası ile sizi bekliyor.

5 Temmuz 2016 / 1 Comment / by / in